bugün
yenile
    1. 2
      +
      -entiri.verilen_downvote
      çanakkale geçilmez desem yeterli olur diye düşünüyorum. ruhu şad olsun
    2. 1
      +
      -entiri.verilen_downvote
      efsane tarihi karakter. link
    3. 0
      +
      -entiri.verilen_downvote
    4. 0
      +
      -entiri.verilen_downvote
    5. 0
      +
      -entiri.verilen_downvote
    6. 1
      +
      -entiri.verilen_downvote
      balıkesir’in edremit ilçesine bağlı havran’da odunculukla uğraşmakta olan mehmet oğlu seyit, 1909’da o dönemin bütün delikanlıları gibi vatan müdafaasına koşmak için askere yazılır. mehmetçiklerin çoğu ya evlidir yahut da nişanlı. seyit de bir yıl önce evlenmiş ve bir kızı dünyaya gelmişti. iki yıl geçince tam terhis olup ailesine kavuşmayı hayal ederken balkan savaşı patlak verir. terhisler durdurulur. balkan savaşı 1913 yılında biter. seyid terhisi beklerken birinci dünya savaşı patlak verir. seyid bu seferde çanakkale'ye gönderilir. 18 mart günü boğaza giren ingiliz ve fransız zırhlıları tabyaları hedef olarak seçerler. seyid'in bulunduğu mecidiye tabyasına queen elizabeth ve ocean zırhlıları ateş açarlar. 40 kişilik tabyadan yüzbaşı hilmi, seyid ve nigdeli ali yara almadan kurtulur. 14 mehmetçik şehit olmuş 24'ü yaralanmıştır. bütün toplar hasar almış sağlam kalan tek topun ise vinci kırılmıştır. 215 okkalık (276 kg) mermiyi adeta kemiklerinin çıtırdamasını duyarak namluya sürmüş ve ocean zırhlısını dümen kısmından vurmuştur. ve itilaf devletlerinin yenilgisi başlamış olur. daha sonra kendisine nasıl kaldırdığı sorulduğunda izahını yapamaz ve tekrar kaldıramaz. 9 yıl askerlik yaptıktan sonra mondros mütarekesi ile evine döner. bir süre odun kesmeyle geçimini sağlayıp daha sonra hammallık yapar. bünyesinin zayıf olması nedeniyle vereme yakalanır. verem yedi düvel'in kahramanının sırtını 7 kasım 1939 da yere getirir. (alıntı)
    7. 3
      +
      -entiri.verilen_downvote
      mustafa kemal: evladım tek başına nasıl kaldırdın 275 kg mermiyi? seyyit: i̇şte allah’ın izniyle oldu komutanım o anda bir çam kütüğü gibi geliverdi. mustafa kemal: öğrendiğime göre fakir bir aile çocuğu olduğun halde verilen ikramiyeleri kabul etmemişsin yalnız bana yatın ilave verin demişsin ve onu da ertesi gün komutanına ben arkadaşlarımın hakkını yiyemem bunu da geri alır mısınız? demişsin. seyyit: komutanım sizin ikram ettiğiniz şu kahve benim için en büyük armağandır. mustafa kemal: o mermiyi kaldırdığın gibi beni de kaldırabilir misin? seyyit: hayır komutanım. mustafa kemal: niye ben o mermiden ağır mıyım seyit? seyyit: komutanım merminin ağırlığı başka sizin ağırlığınız bambaşka sizi ben değil dünya bile kaldıramaz. allah rahmet eylesin.
    8. 1
      +
      -entiri.verilen_downvote
      gazi mustafa kemal atatürk, bir açılış için balıkesir havran'a gelir. açılıştan sonra havran nahiye müdürü'ne der ki, "burada bir seyit onbaşı olacaktı onu görmem lazım." havran nahiye müdürü, seyit onbaşı'nın hangi köyde olduğunu bilmez. "buluruz tabii paşam" deyip, edremit askerlik şubesinden seyit'i sordurur. manastır köyünde bulunur. şubeden 2 jandarma görevlendirilip salınır. sabah çıkan jandarmalar akşamüstü köye gelir. kocaseyit, dağa kömüre gitmiştir. jandarmalar evinin önünde akşama dek bekler. akşam geç saatte evine gelen seyit, jandarmayı görünce, kaçak kömür için geldiklerini sanır. ama bozuntuya vermez. askerlere "suçum ne ki?" diye sorar. "hayır, suçun yok biz seni bekliyoruz. seni paşa çağırıyor" derler. seyit, sevinir. gece yarısı vardıklarında nahiye müdürü, seyit'i perişan vaziyette görünce, önce onu bir güzel yıkatır, berberde saç sakal traşı yaptırır. sabah da elbisesini verir. atatürk'ün yanına çıktığında, biraz sohbetten sonra paşa 'ne istersen, iste sen büyük kahramanlık yaptın' der. maaş bağlatılmasını teklif eder. seyit ali, "hayır paşam" demiş, "biz görevimizi yaptık maaş için değil" der. tek bir isteği olur atatürk'ten: "ben dağda kaçak odunla kömür imal ediyorum. havran ve edremit'te gece kaçak satıyorum. senin emrinle o dağdaki ormancılar baltamı almasa. rahat çalışsam, maaş da istemem." atatürk, nahiye müdürüne "seyit'e dokunulmasın" diye talimat verir. ancak iki yıl sonra yeni gelen nahiye müdürü bu emri uygulamaz, seyit'e pek rahat verilmez. seyit ali onbaşı, bir süre daha dağda odun kömürü yapar. yaşlanmaya başlayınca zorlanır, havran'da bir fabrikada hamallığa başlar. seyit ali çabuk, 1939'da 50 yaşındayken, zatürreye yakalanır ve yaşamını yitirir. köyündeki mezara gömülür. kocaseyit'in köyü, hala yoksuldur... yüze yakın torununun yaşadığı kocaseyit köyü (köyün adı sonradan çamlık, 1990'da da kocaseyit olmuştur), büyük oranda elektriksiz ve susuzdur."